Nikaragua
Nikaragua Gölü içinde bir çok özellik barındırıyor ama buna karşın hiç popüler değil. Bu nedenle Kosta Rika'nın kuzeyinden geçerek bu devasa gölün güney ucuna doğru yol aldık.
Nikaragua sınırında kuyruk
Bilmem nerenin ortasında bir yerde karşımıza içinde askerler olan bir kulübe çıktı. Askerler bizi kontrol etti.
Herkes pasaportunu gösterdi, bilgilerini not ettirdi, sonra bunları ilk askerin listesini geçersiz sayan ikinci bir askere gösterdi, bilgilerini tekrar not ettirdi, giriş ücreti ödedi, ama yalnızca dolar olarak ödemeliydi, vb. Gerçekten komikti ve bölgeyi daha yakından incelememize zaman tanıdı.
Klaus yine kuş bilimine dair bize gösterecek ilginç bir şey buldu: En az 50 papağandan oluşan bir grup bir tarlaya konmuş, otların arasında haşarılık ediyordu. Heiko ağacın üzerine tırmanmış yaklaşık 2 m uzunluğunda bir yılan keşfetti. Zehirli yılanlarla ilgili kitapları kısaca inceledikten sonra yılanla etkileşime geçmeye karar verdi. Ağaca tırmanışı pek zarif bir görüntü oluşturmamakla birlikte, etkiliydi: Kaplan yılanı olarak tanımlanan yılan (Spilotes pullatus, monotipik tür) üst taraftaki dallara doğru geri çekilmeye başladı. Heiko'nun hamlesi kitaplarda bu tür için yazıldığı gibi bir karşı hamleyle değil, ağaç değiştirmek suretiyle karşılandı. Bu sırada vücudunun sergilediği belirgin kalınlıktan yılanın karnını yeni doyurmuş olduğu da açıkça görünüyordu.
Bu arada sınırdaki formaliteler de sona erdi ve yola devam ettik. Tekneyle Nikaragua Gölü'ne dökülen bir nehirde yolculuk ettik. Güneş yavaştan batıyordu ve akşamın indiği gölde bir saat daha süren bir yolculuktan sonra ekip konaklama yeri olarak belirlenen Solentiname Takımadaları'na ulaştı.
Nikaragua Gölü'nde hâlâ köpek balıkları yaşıyor mu?
Köpek balıkları Nikaragua Gölü'nde ilk kez görüldüğünde bunların özel bir tatlı su köpek balığı türü olduğu düşünülmüştü. Bilim insanları daha sonra bunların denize açılan bir nehirden yüzerek gelen ve bir daha denize dönmeyen boğa köpek balıkları olduğunu keşfetti.
Köpek balıkları kötü olarak bilindiklerinden insanlar köpek balığı popülasyonunu sistematik olarak yok ettiler. Gölün bulanık suyuna ilk kez atladığımızda kendimizi biraz rahatsız hissettik, çünkü görüş sıfırdı. Ama ilk çiklit balığı ağın içinde çırpınmaya başladığında timsahlara ve köpek balıklarına dair tüm endişelerimiz ortadan kalktı. Ne de olsa avlanma güdüsü korkudan daha güçlüdür.
Küçük bir adanın kıyı bölgesinde çeşitli balık türleri bulduk ve bunları daha sonra foto akvaryumunda teşhis ettik.
Daha sonra rahip Ernesto Cardenal'in takımada halkını para kazanmaları için yapmaya teşvik ettiği ahşap oyma işlerini görmek (ve satın almak) için yakındaki bir köyü ziyaret ettik.
Ernesto Cardinal'in Solentiname Takımadaları'na geldiğinde kaldığı evi bile görme imkanı bulduk. Ernesto Cardenal görevden alınmış, özgürlük savaşçısı, şair ve 2005 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilmiş katolik bir rahip.
Bu etkileyici adamın basit yaşam tarzının izlerini taşıyan mütevazı eve hayran kaldık. Dönüş yolunda kamuflajına güvenerek bir ağacın üzerinde sakince oturan ilk basilisk kertenkelesine rastladık.
Ekibimiz bölündü: Bir kısmı karada inceleme yapmak isterken, diğerleri daha çok akvaristlik yaşam alanları ile ilgiliydi. Otelin (Casitas Espanola Lodge) hemen önünde suyun içinde bulunan bir kaç çalıyı çevreleyecek 5 metre uzunluğunda sade bir ağ gerdik. Ağın diğer tarafında kopartacağımız gürültü sonucu oradaki balıklar ya korkudan ölecek ya da ağa doğru yönelecekti. Ganimet şaşırtıcıydı: Bir kaç saniye içinde ağa en az 100 balık takılmıştı! Balıkları ağdan ayıklamak işin hoş olmayan tarafıydı. Ama işe yaradı ve aynı işlemi hemen başka bir yerde daha uyguladık. Orada şöyle bir şey oldu:
Balıkları ağdan ayıklama işlemi sırasında ağın bir kısmı suda kalmıştı. Yaklaşık 30 cm uzunluğunda bir kaya balığı balıkların çaresizliğinden yararlanarak biz onu yakalayana kadar ağda kalan balıkları birbiri ardına yedi.