Galapagos Adaları
Galapagos hâlâ daha bu gezegenin DÜŞ MERKEZİ, üstelik de yalnızca biyologlar için değil. Bu cennetin bugünkü görünümünü merak ediyorduk.
Darwin ispinozları krallığında
Baltra/Galapagos'taki küçük bir hava alanına indiğimizdeki bir manzarayı asla unutmayacağız: Klaus (bu defa yanımızdaydı) uçaktan inip ilk kez Galapagos topraklarına ayak bastığında gözlerinde yaşlar vardı. "Bir gün Galapagos'a gelmek hayatımın düşüydü, ve gerçekleşti!" Çoğumuz aynı şeyi hissediyorduk. Adalar tarihi ve Darwin düşünüldüğünde aşırı duygusallığa yol açıyordu. Bu doğa cenneti yılda 100.000'den fazla ziyaretçiyi omuzlamak zorunda kalıyor - Sayı giderek artma eğiliminde. Ve bu Galapagos'ta anti-Mayorka stratejisi uygulanmasına karşın böyle: Daha az ziyaretçi, ama gelenler iyi para bırakmalı.
Gelişte Galapagos Milli Parkı'na ayakbastı parası olarak ekstra 100,- dolar ve adalardan ayrılırken de 36,- dolar ödeniyor. Her yürüyüşte yerel ve lisanslı bir rehber almak ZORUNLUYDU.
Dalış turları HER DEFASINDA 7gün/6 gece sürüyor ve gidiş-geliş uçak yolculuğu hariç bedeli 3000.- euro. Galapagos pahalı ve özel bir destinasyon ama geriye dönüp baktığımda, her kuruşuna değerdi. Daha otele giderken büyük Galapagos kaplumbağalarını biyotopta görmek için durduk. Bu devasa hayvanlar sulu otları keyifle yiyor ve dişilere kur yapıyorlardı.
Çiftleşen kaplumbağaların inlemelerinin ne kadar gürültülü olabileceğini öğrenmiş olduk! Ünlü Darwin ispinozları ile ilk karşılaşmamız da burada oldu. Gagalarının şekline dikkatle baktığınızda, Darwin'in evrim teorisi gözlerinizin önünde dans etmeye başlıyordu.
Konaklamak için Santa Cruz'daki Silberstein Oteli'ni seçmiştik (www.hotelsilberstein.com). Oteli tereddütsüz herkese öneririz.Dalgıçlarımız dalışa Darwin Center'in hemen yakınında bulunan Puerto Ayora'daki Scuba-Iguana Center (www.scubaiguana.com) dalış merkezi ile gittiler.
Üs son derece profesyonelce yönetiliyor ve sahibi de BBC'nin büyük kamera ekiplerine Galapagos'ta başarıyla kılavuzluk eden Mathias Espinosa.
Su altındaki ilk bakış
Ekibimiz ne yazık ki yine şnorkelciler ve dalgıçlar olarak bölünmek zorundaydı. Şnorkelcilerin programında daha çok karayla ilgili bölümler vardı ve bu da sık sık dalgıçların onları kıskanmasına yol açıyordu. Dalgıçlar hayvan topluluğu olabildiğince çeşitlilik gösteren yerleri ziyaret etmek istiyorlardı. Ama işte Galapagos'ta o gün ne yapacağınıza sabah karar veremiyordunuz. Sabit bir tur programınız olmak zorundaydı. Perşembe günü ilk dalış günümüzdü ve Perşembe günleri her zaman Santiago'nun doğu sahili açıklarındaki Cousins & Bartolome'ye gidilirdi. Azami dalış süresi 60 dakika ile sınırlıydı.
Suyun altındaki ilk bakış her zaman en heyecan verici olandır. Su çok berrak değildi, hafif yeşilimsi bir rengi vardı (plankton) ve balık yoğunluğu inanılmazdı. Devasa sarı kuyruklu cerrah balığı (Prionurus laticlavius) sürüleri kayaların üzerinde dolaşıyordu. Adalar direkt olarak Ekvator'un üstünde olmasına rağmen pek fazla mercan yoktu. Ama Antarktika'dan gelen soğuk Peru Akıntısı'nın getirdiği soğuk sular ekvatoral akıntının getirdiği sıcak sularla adaların olduğu bölgede birleşir. Sonuç inanılmaz bir besin maddesi zenginliği ve bunun yol açtığı olağanüstü balık yoğunluğudur. Bunun olumsuz yanı ise, suyun altında berraklığın ve görüş uzaklığının sınırlı olmasıdır. Bir inek burunlu vatoz (Rhinoptera steindachneri) grubu üzerimizden geçip gitti. Önümüzde zeminde dinlenmekte olan beş beyaz uçlu resif köpek balığı vardı. Herkes fotoğraf makinesiyle olabildiğince net fotoğraflar çekmeye çalışıyor ve suda salınan parçacıkların resmin netliğini çok fazla etkilememesi için uğraşıyordu. Dalışlar arasındaki molalarda su değerleri belirleniyordu:
27°C, 47,6 mS/cm, pH 8,5, KH 6 ° dKH, Ca 360 mg/l, Mg 1140 mg/l (GPS bilgileri:
0°27´52"G / 90°18´32"B).
İkinci gün dalmak için Santa Cruz'un kuzeyindeki başlangıç noktasından tekneyle 20 dakika süren Seymour'a gittik.
Yaptığımız iki dalış sırasında nihayet güzel kral melek balıklarını, bir kaç büyük dikenli vatoz ve bir çok balon balığı gördük. Bir büyük siyah uçlu köpek balığı etrafımızda merakla üç tur attıktan sonra gözden kayboldu. Bir kaç tane de güzel mercan oluşumu görme olanağı bulduk. Dalışlar bitip suyun üstünde tekneyi beklerken bize doğru yüzerek gelen deniz şeytanları (Manta hamiltoni) bir kaç dakika süreyle etrafımızda tur attılar. Vay canına - Bu durum hepimizin çok hoşuna gitmişti!
Köpek balıkları mükemmeldi
Bu bölgede sık rastlanmasına rağmen, çekiç başlı köpek balıklarını hâlâ görememiştik. Bu yüzden dalgıçlar ertesi günkü programlarını değiştirdiler. Yalnızca dalış turları ile gidilebilen Wolf ve Darwin Adaları'nın yanı sıra çekiç başlı köpek balıklarının en çok görüldüğü Gordon Rocks'a gitme fırsatını değerlendirdiler. İki dalış uzmanı bizi önceden uyardı: Akıntı çok şiddetli olabilir. Aşağı yönde akıntılar sizi dibe çekebilir ve yine çamaşır makinesi etkisi de sizi dairesel hareketlerle döndürebilir. Bu hoş öngörülerle birlikte çekiç başlı köpek balıklarını görmek için son şansımız olan son iki dalışımızı yaptık. Beklentilerimizin tersine, başlangıçta herhangi bir akıntı yoktu. Bir kayanın yanından 10 metre derinliğe daldık ve deniz aslanlarının avlanmasını izledik. Hayvanlar biz dalgıçlara karşı hiç bir çekingenlik göstermedikleri gibi önümüzdeki kayalara "oturmuş" avlarını gözlüyorlardı. Sonra birden fırlayıp sürüden ayırarak tek başına bıraktıkları balıkları yakaladılar. Bir deniz aslanının devasa bir sürünün ortasında güneşe karşı görüntüsü unutulmazdı. Ama biz oraya çekiç başlı köpek balıkları için gitmiştik. Ve sonunda: Yaklaşık 25 m derinlikte resifin yanında ilk çekiç başlı köpek balığını gördük. Boyu 3 m'ye yaklaşan büyük bir dişi temizlikçi balıklar tarafından temizleniyordu.
"Normal" temizlikçi balıklar burada yaşamadığından, bu ekolojik boşluk iki ayrı balık türü tarafından dolduruluyordu.
Üç çizgili kelebek balıklarını (Chaetodon humeralis) ve yavru kral melekleri (H. passer) temizlik sırasında gözlemleyebilirdiniz. Heiko görüş uzaklığının az olması nedeniyle çekiç başlı köpek balığına (Sphyrna lewini) yaklaşmayı denedi. Ama daha 3 m uzaklıktayken çekiç başlı köpek balığı temizlik eylemine ara verip görüş alanından çıktı. Olsun, bu gördüğümüz daha ilk çekiç başlı köpek balığıydı! Sonra Gordon Rocks'un dış tarafına ulaşmayı denedik. Akıntıyla mücadele ederek kayalara tutunmak suretiyle santim santim ilerledik. Akıntı o kadar güçlüydü ki neredeyse arkadaşlarımızdan birinin yüzündeki maskeyi kopartıyordu. Şaka değil! Akıntı en deneyimli dalgıçların bile o güne kadar karşılaştığı en şiddetli akıntıydı. Bu en çok da kamera taşıyan dalgıçlar için çok eğlenceliydi, çünkü kayaya yalnızca boşta kalan tek elleriyle tutunabiliyorlardı. Yaklaşık 15 dakika süreyle başka köpek balıkları da görebilmek için bu anaforun ortasında kaldık. Üç çekiç başlı köpek balığı daha gördük ama hiç biri iyi bir fotoğraf çekmemize yetecek kadar yakına gelmedi. Akıntıya karşı verdiğimiz bedensel mücadele hava tüketmemize yol açtı. Bu yüzden bu dalış yalnızca 45 dakika sürdü. Yine de herkes mutluydu ve vedalaşmak çok zor olmadı.
Adım başı deniz iguanası
Herkes tabi ki ünlü Galapagos iguanalarını görmek istiyordu.
Ancak günler tamamen doluydu ve kalan tek zaman dalıştan döndükten sonraki zamandı. Saat 16:00'ya doğru otele döndük ve iguanaları aramak için hemen tekrar yola koyulduk. Çok fazla aramamız gerekmedi çünkü iguanalar sokaklarda ve limanda sağa sola koşuşturup duruyordu. Darwin İstasyonu'nun alt kısmındaki bir kıyı kesitinde bölge belirleme kavgasına tutuşmuş çok sayıda deniz iguanası (Amblyrhynchus cristatus) gördük.
Kum tepelerinin arasından geçerken hayvanların üzerine basmamaya dikkat etmek zorunda kaldık. İguanaların renkleri ve tuhaf vücut yapıları etraftaki volkanik kayalarla şaşırtıcı bir benzerlik taşıyordu. İguanalar çekingenlik göstermedikleri gibi kendi istekleri ile bir kaç santimetre uzaklıktan resimlerini çekmemize izin verdiler. Şnorkelci grubumuz bir kaç tane deniz iguanasını yüzerken görme şansını dahi yakalamıştı. Kayaların üzerinde dolaşan kırmızı kaya yengeçlerinin (Grapsus grapsus) yarattığı kontrast çok güzeldi. Bu hayvanlar yalnızca Galapagos'ta ve Atlantik'teki iki küçük adada yaşarlar. Bunların canlı renklerinin koyu renkli kayaların üzerinde yarattığı manzara gerçekten de biraz tuhaf. Yalnızca yavruyken renkleri henüz koyu oluyor.
Ufka kadar uzanan kumsal - Gezinin sonu
Son öğleden sonramızda güneş batana kadar kalan bir kaç saati adaların en uzun kumsalı olan Tortuga Bay'e yürüyerek değerlendirdik. Kum tepelerinden oluşan güzel bir arazide 3 km'lik bir yürüyüşten sonra bu düşler plajına ulaşıyordunuz.
Tortuga (İspanyolca kaplumbağa) adından da anlaşılacağı gibi, yeşil deniz kaplumbağaları (Chelonia mydas) yumurtalarını buraya bırakıyorlar. Ama orada bulunduğumuz zaman itibariyle biz buna tanık olamadık.
Yumurtlama işlemi Ocak ayında gerçekleşiyor.
Deniz iguanaları kumsalın beyaz kumları üzerinde yabancı madde etkisi yaratıyordu. Yakıcı güneşin altında kumsalda amaçsızca oradan oraya koşturuyorlardı. Orada aynı şekilde "amaçsızca" dolaşan turistler de onları rahatsız ediyor gibi görünmüyordu. Kumsalın arka tarafında arkasında mangrov ağaçlarının çevrelediği küçük bir koy olan küçük bir yarımada vardı. Burada suya girmek ve yüzmek serbest.
Bekçiler kimsenin giysilerini ağaçların dallarına asmasına ya da diğer kural ihlallerine izin vermiyor. Bu gibi resmi müdahaleler zaman zaman rahatsız edici olsa da doğa cenneti Galapagos'un varlığını sürdürmesi için mutlaka gerekli.
2012 yılı JBL keşif gezimiz iki devasa krater (Los Gemelos ikiz krateri) ziyaretiyle sona erdi. 17 gün boyunca akvaryum ve teraryum sakinleri hakkında yeni bilgiler edindik, el değmemiş doğayı yaşadık ve büyüleyici güzellikte yerleri ziyaret ettik. Ardından binlerce resim gözden geçirildi ve düzenlendi. Bunun için not edilen tüm veriler ve ölçüm değerleri tablolara döküldü. Ve sonra tabi ki malûm prensip devreye girdi: Bir keşif gezisinin bitimi, diğerinin başlangıcı demektir. Çünkü 2013'te Vietnam bizi bekliyor. Siz de var mısınız? Başvuru formunu Vietnam Çalıştayı duyurusunun ilk sayfasında bulabilirsiniz.